18 Ocak 2013 Cuma

"ALAMAN PARASI"

"ALAMAN PARASI"

    Uğur Mumcu, “Kırklar’ın Cadı Kazanı” diye adlandırmıştı o yılları…
    Şimdilerde bizlere demokrasi dersi vermeye kalkan Alman’ın, İtalyan’ın hatta İspanyol’un faşizmi 1940’lı yıllarda kasıp kavuruyordu Avrupa’yı.
    Ekonomik ve sosyal çalkantılardan yararlanarak halk desteğini arkasına alan Hitler’in ırkçı ve yayılmacı politikası yaklaşık on bir milyon insanın ölümüne neden olmuştu. Almanya, Rusya ile savaşırken Avusturya’yı yuttu; önce Çekoslovakya ve Polonya’yı ardından da Danimarka, Norveç, Belçika, Hollanda ve Fransa’yı işgal etti. Hitler’in faşistleri, Mussolini’nin birliklerine yardımcı olmak için Yunanistan ve Yugoslavya’ya girdi.
    Hitler’in gözü Kafkasya’da idi. Orayı ele geçirerek hem Rusya’yı kuşatacak hem de Orta Asya’daki zengin petrol yataklarını eline geçirecekti.
    Milli Şef İnönü’nün yönetimindeki Türkiye; Hitler’e göre, bu düşüncesini gerçekleştirmek için önemli bir köprü idi. Irkçı, Turancı fikirleri yayan Nihal Atsız, Oğuz Türkan gibi isimler Alman Faşizminin savunucularıydılar.
    Cumhurbaşkanı İnönü, içte ve dışta uyguladığı “barış politikası” ile hem İngiltere’ye, hem de Almanya’ya karşı ikili oynayarak Türkiye’yi savaşın dışında tutmaya çalışıyordu.
    9 Temmuz 1942’de Başbakan Refik Saydam’ın ani ölümüyle, Şükrü Saraçoğlu hükümeti kurdu. Dışişleri Bakanlığı’na, bakanlık içinde kendi kadrosunu kuran Namık Kemal’in torunu Numan Menemencioğlu getirildi.
    Başbakan Şükrü Saraçoğlu, gündelik resmî programına her sabah saat 9'da, Dışişleri Bakanlığı odasında, Menemencioğlu'yla bir toplantıyla başlardı.
    Hitler’in Dışişleri Bakanı Ribbentrop, Türkiye Büyükelçisi de Kemal Derviş’in annesinin sekreterliğini yaptığı Franz von Papen’di. Alman Dışişleri Bakanlığı’nda ‘Turancılık Masası’ kurulmuş, başına da Hendig adlı bir diplomat geçirilmişti.
    İşte bu manzaranın bir başka boyutu daha aydınlandı.
    Sovyet Dışişleri Bakanlığı arşiv dairesi, Alman Dışişleri Bakanlığı arşivlerinde bulunan belgeleri yayınladı. Bu belgeler İkinci Dünya Savaşı sırasında Kızıl Ordu birlikleri tarafından ele geçirilmişlerdi.
    Bu belgelerin önemlilerinden biri şöyle: (*)
   “ RİBBENTROP’TAN   PAPEN’E   
    TELGRAF   Gizli  
    Özel  tren, 5  Aralık  1942, 2,30  
    5 Aralık  1942’de  alınmıştır. Saat: 3,30            Sayı  1526         
    BÜYÜKELÇİNİN  ŞAHSINA  
    20 Kasım tarihli ve A-6154 sayılı bildirinize cevaben, mali durumlarının yetersizliği dolayısıyla Türkiye’deki dostlarımızı destekleyebilmeniz için size beş milyon altın Reichsmark gönderilmesini emrettim.
    Bu parayı rahatça ve bol bol kullanmanızı ve kullanma yeri hakkında bana bilgi vermenizi rica ederim. 
    İmza: Ribbentrop  ”                                  
    Evet…
    Alman Dışişleri Bakanı Ribbentrop, “Beş milyon altın Reichsmark”ı 5 Aralık 1942’de bir trenle Ankara’daki büyükelçi Papen’e göndermiş; “Türkiye’deki dostlarımızı destekleyebilmeniz için, bu parayı rahatça ve bol bol kullanmanızı rica ederim” demişti.
    O günün baskıcı ortamında aydınlar bu “alaman parası”nın kimlere dağıtıldığının peşine düşmediler. Onların görüşünce: “dağıtılan bu parayla Büyük Doğu, Bozkurt, Çınaraltı, Ergenekon, Gökbörü, Orhun gibi faşist dergiler birbiri ardından yayınlanmaya başladı, Türk milliyetçileri, Nazi parasıyla milliyetçi propaganda yaptılar.”
    Oysa işin aslı öyle değil!...
    Yukarıdaki belgenin öncesi de var. Bu belgeden bir öncesinde, Büyükelçi Papen’in parayı kimin adına istediği yazılmış. Ya yeni yayınlandığı için görülmemiş, ya da dikkatten kaçmış.
    Belge şöyle:
“    PAPEN’DEN  DIŞİŞLERİ  BAKANLIĞINA
    Ankara, 2 Aralık  1942  
    Almanya  Büyükelçiliği   
    Sayı  717-42-Gizli,  
    Dışişleri  Bakanlığı’na – Berlin
    ….Bunun tarafsız bir ülkenin daima iyi haber alan elçisiyle yapmış olduğum aynı konudaki konuşma çok ilgi çekicidir.
    Aynı kaynaktan gelen sözlere müstenid kısa bir raporda da Mihver devletlerindeki benzin ikmali meselesinin düşman kampında büyük bir ilgi uyandırmakta olduğuna işaret etmiştim.
    Elçi bugün bana şunu söyledi: ‘Düşman devletleri Mihver devletlerinin benzin konusundaki istikrarsız durumundan yararlanmak ve bu kış Mihver devletlerinin azami benzini yakması için mümkün olanı yapmak istemektedirler’.
    Eğer ilkbaharda girişeceğimiz büyük çapta harekatı mümkün kılacak benzini arttırabilirsek düşman büyük bir fırsat kaçıracaktır. Çünkü Maikop’u ele geçireceğimiz için gelecek yıl benzin durumumuz bu yıla nazaran çok daha iyi olacaktır.
    İmza: Papen     ” 
    Belgede sözü edilen “benzin” gönderilen paranın şifreli adıdır.
    “Tarafsız bir ülkenin daima iyi haber alan elçisi” ise, sakın Türkiye Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu olmasın?
    “Alman hükümetinden Büyükelçi von Papen’e Türkiye’de ‘dostlarına’ dağıtılması için gönderilen altınların kimlere verildiği de hiçbir zaman ortaya çıkmadı.”
    Uğur Mumcu, “40’ların Cadı Kazanı” kitabının 89. sayfasında böyle diyordu.
    Büyükelçi von Papen, Alman Dışişleri Bakanı’na yazmış olduğu mektupta yazmış,
    “…tarafsız bir ülkenin daima iyi haber alan elçisiyle yapmış olduğum aynı konudaki konuşma çok ilgi çekicidir” demişti.
    O yıllarda Türkiye’den başka tarafsız ülke kalmış mıydı?
    Ve sürdürmüştü mektubunu;
    “Aynı kaynaktan gelen sözlere dayanan kısa bir raporda da Mihver Devletleri’ndeki benzin ikmali konusunun…
    Eğer ilkbaharda girişeceğimiz büyük çapta harekatı mümkün kılacak benzini arttırabilirsek…”
    Daha nasıl yazsın adam? Neredeyse tüm Avrupa’yı işgal etmiş olan bir devletin elçisi… Gizliliklerin, şifrelerin kullanıldığı, ajanların bilgi sızdırmak için can verdiği bir alan.
    “Numan Menemencioğlu benden para istedi, acele gönderin” mi deseydi? 
    Bu mektubun Almanya’ya gidiş tarihi 2 Aralık 1942, paranın geliş tarihi ise 5 Aralık 1942…
    Hiç zaman geçirilmeden gönderilmiş “beş milyon altın Reichsmark”
    Bu günün parasıyla kim bilir kaç para eder?
    Peki, bu paranın yerine ulaşmasından sonra ne olmuş?
    31 Aralık 1942’de Türkiye’ye 100 milyon Reichsmark değerinde savaş gereci verilmesini öngören Türk-Alman Kredi Antlaşması imzalanmış.
    Rüşvet önce gelince…
    Dahası var… 1941'in Ekim ayında krom ticaretini içeren bir anlaşma imzalanmış, ancak 1943 yılına kadar Almanya'ya bir gram krom satılmamış. Yani rüşvet gelene kadar…
    Krom çok önemli.
    Alman, krom’u zırh yapımında kullanıyor ve Türkiye, dünya krom rezervlerinin %10’una sahip. Mecburlar almaya ama İngilizlerin İnönü’ye etkisi yüzünden alamıyorlar. Menemencioğlu bu sorunu da çözüyor.
    Türk Dışişleri Bakanı, aldığının hakkını vermek zorunda…
    1944 Haziran ayında von Papen’in “silahsız ticaret gemileri” dediği Alman gemileri Menemencioğlu’nun onayı ile boğazlardan geçerken İngilizlerin uyarmasıyla durdurulmuş. Yapılan aramada gizli silahlar, radarlar ve sivil denizci giysileri içinde Alman askerleri ortaya çıkmış.
    Bu olay üzerine İnönü not defterine 8 Haziran 1944’de şu notları düşmüş:
    - Öğleden sonra İngiliz Sefirini kabul ettim. Sert tebligat ve beyanat yumuşak bir müzakere havası içinde yapıldı.
    - Vekiller heyeti. Numan’ın mukavemeti.
    - İngilizleri tatmin etmek kararı.
    - Numan bu işi bize emri vaki yapmış.
    - Başvekil şikayetçi.
    Ve sonuçta Menemencioğlu, Dışişleri Bakanlığı’ndan ayrılmak zorunda kalmış.


                                                                                              Hüseyin Kenan GÖREN


(*  Hitler’in Türk Dostları – Mehmet Ali Yalçın, Düş Yayınları – İstanbul, 2006. Sayfa 98.)