Uğur Mumcu,
“Kırklar’ın Cadı Kazanı” diye adlandırmıştı o yılları…
Şimdilerde bizlere
demokrasi dersi vermeye kalkan Alman’ın, İtalyan’ın hatta İspanyol’un faşizmi
1940’lı yıllarda kasıp kavuruyordu Avrupa’yı.
Ekonomik ve sosyal
çalkantılardan yararlanarak halk desteğini arkasına alan Hitler’in ırkçı ve
yayılmacı politikası yaklaşık on bir milyon insanın ölümüne neden olmuştu.
Almanya, Rusya ile savaşırken Avusturya’yı yuttu; önce Çekoslovakya ve
Polonya’yı ardından da Danimarka, Norveç, Belçika, Hollanda ve Fransa’yı işgal
etti. Hitler’in faşistleri, Mussolini’nin birliklerine yardımcı olmak için
Yunanistan ve Yugoslavya’ya girdi.
Hitler’in gözü
Kafkasya’da idi. Orayı ele geçirerek hem Rusya’yı kuşatacak hem de Orta
Asya’daki zengin petrol yataklarını eline geçirecekti.
Milli Şef
İnönü’nün yönetimindeki Türkiye; Hitler’e göre, bu düşüncesini gerçekleştirmek
için önemli bir köprü idi. Irkçı, Turancı fikirleri yayan Nihal Atsız, Oğuz
Türkan gibi isimler Alman Faşizminin savunucularıydılar.
Cumhurbaşkanı
İnönü, içte ve dışta uyguladığı “barış politikası” ile hem İngiltere’ye, hem de
Almanya’ya karşı ikili oynayarak Türkiye’yi savaşın dışında tutmaya
çalışıyordu.
9 Temmuz 1942’de Başbakan
Refik Saydam’ın ani ölümüyle, Şükrü Saraçoğlu hükümeti kurdu. Dışişleri
Bakanlığı’na, bakanlık içinde kendi kadrosunu kuran Namık Kemal’in torunu Numan
Menemencioğlu getirildi.
Başbakan Şükrü
Saraçoğlu, gündelik resmî programına her sabah saat 9'da, Dışişleri Bakanlığı
odasında, Menemencioğlu'yla bir toplantıyla başlardı.
Hitler’in
Dışişleri Bakanı Ribbentrop, Türkiye Büyükelçisi de Kemal Derviş’in annesinin
sekreterliğini yaptığı Franz von Papen’di. Alman Dışişleri Bakanlığı’nda
‘Turancılık Masası’ kurulmuş, başına da Hendig adlı bir diplomat geçirilmişti.
İşte bu manzaranın
bir başka boyutu daha aydınlandı.
Sovyet Dışişleri
Bakanlığı arşiv dairesi, Alman Dışişleri Bakanlığı arşivlerinde bulunan
belgeleri yayınladı. Bu belgeler İkinci Dünya Savaşı sırasında Kızıl Ordu
birlikleri tarafından ele geçirilmişlerdi.
Bu belgelerin önemlilerinden
biri şöyle: (*)
“ RİBBENTROP’TAN PAPEN’E
TELGRAF Gizli
Özel tren, 5 Aralık 1942,
2,30
5 Aralık 1942’de alınmıştır.
Saat: 3,30
Sayı 1526
BÜYÜKELÇİNİN ŞAHSINA
20 Kasım tarihli ve A-6154 sayılı
bildirinize cevaben, mali durumlarının yetersizliği dolayısıyla Türkiye’deki
dostlarımızı destekleyebilmeniz için size beş milyon altın Reichsmark
gönderilmesini emrettim.
Bu parayı
rahatça ve bol bol kullanmanızı ve kullanma yeri hakkında bana bilgi vermenizi
rica ederim.
İmza: Ribbentrop ”
Evet…
Alman Dışişleri
Bakanı Ribbentrop, “Beş milyon altın Reichsmark”ı 5 Aralık 1942’de bir trenle
Ankara’daki büyükelçi Papen’e göndermiş; “Türkiye’deki dostlarımızı
destekleyebilmeniz için, bu parayı rahatça ve bol bol kullanmanızı rica ederim”
demişti.
O günün baskıcı
ortamında aydınlar bu “alaman parası”nın kimlere dağıtıldığının peşine
düşmediler. Onların görüşünce: “dağıtılan bu parayla Büyük Doğu, Bozkurt,
Çınaraltı, Ergenekon, Gökbörü, Orhun gibi faşist dergiler birbiri ardından
yayınlanmaya başladı, Türk milliyetçileri, Nazi parasıyla milliyetçi propaganda
yaptılar.”
Oysa işin aslı öyle değil!...
Yukarıdaki
belgenin öncesi de var. Bu belgeden bir öncesinde, Büyükelçi Papen’in parayı
kimin adına istediği yazılmış. Ya yeni yayınlandığı için görülmemiş, ya da
dikkatten kaçmış.
Belge şöyle:
“ PAPEN’DEN
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞINA
Ankara, 2
Aralık 1942
Almanya
Büyükelçiliği
Sayı
717-42-Gizli,
Dışişleri
Bakanlığı’na – Berlin
….Bunun tarafsız bir ülkenin
daima iyi haber alan elçisiyle yapmış olduğum aynı konudaki konuşma çok ilgi
çekicidir.
Aynı kaynaktan gelen sözlere müstenid kısa bir raporda da Mihver
devletlerindeki benzin ikmali meselesinin düşman kampında büyük bir ilgi
uyandırmakta olduğuna işaret etmiştim.
Elçi bugün
bana şunu söyledi: ‘Düşman devletleri Mihver devletlerinin benzin konusundaki
istikrarsız durumundan yararlanmak ve bu kış Mihver devletlerinin azami benzini
yakması için mümkün olanı yapmak istemektedirler’.
Eğer
ilkbaharda girişeceğimiz büyük çapta harekatı mümkün kılacak benzini
arttırabilirsek düşman büyük bir fırsat kaçıracaktır. Çünkü Maikop’u ele
geçireceğimiz için gelecek yıl benzin durumumuz bu yıla nazaran çok daha iyi
olacaktır.
İmza:
Papen ”
Belgede sözü edilen “benzin” gönderilen
paranın şifreli adıdır.
“Tarafsız bir ülkenin daima iyi haber alan
elçisi” ise, sakın Türkiye Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu olmasın?
“Alman
hükümetinden Büyükelçi von Papen’e Türkiye’de ‘dostlarına’ dağıtılması için
gönderilen altınların kimlere verildiği de hiçbir zaman ortaya çıkmadı.”
Uğur Mumcu,
“40’ların Cadı Kazanı” kitabının 89. sayfasında böyle diyordu.
Büyükelçi von
Papen, Alman Dışişleri Bakanı’na yazmış olduğu mektupta yazmış,
“…tarafsız bir
ülkenin daima iyi haber alan elçisiyle yapmış olduğum aynı konudaki konuşma çok
ilgi çekicidir” demişti.
O yıllarda
Türkiye’den başka tarafsız ülke kalmış mıydı?
Ve sürdürmüştü
mektubunu;
“Aynı kaynaktan
gelen sözlere dayanan kısa bir raporda da Mihver Devletleri’ndeki benzin ikmali
konusunun…
Eğer ilkbaharda
girişeceğimiz büyük çapta harekatı mümkün kılacak benzini arttırabilirsek…”
Daha nasıl yazsın
adam? Neredeyse tüm Avrupa’yı işgal etmiş olan bir devletin elçisi…
Gizliliklerin, şifrelerin kullanıldığı, ajanların bilgi sızdırmak için can
verdiği bir alan.
“Numan
Menemencioğlu benden para istedi, acele gönderin” mi deseydi?
Bu mektubun
Almanya’ya gidiş tarihi 2 Aralık 1942, paranın geliş tarihi ise 5 Aralık 1942…
Hiç zaman
geçirilmeden gönderilmiş “beş milyon altın Reichsmark”
Bu günün parasıyla
kim bilir kaç para eder?
Peki, bu paranın
yerine ulaşmasından sonra ne olmuş?
31 Aralık 1942’de
Türkiye’ye 100 milyon Reichsmark değerinde savaş gereci verilmesini öngören
Türk-Alman Kredi Antlaşması imzalanmış.
Rüşvet önce
gelince…
Dahası var…
1941'in Ekim ayında krom ticaretini içeren bir anlaşma imzalanmış, ancak 1943
yılına kadar Almanya'ya bir gram krom satılmamış. Yani rüşvet gelene kadar…
Krom çok önemli.
Alman, krom’u zırh
yapımında kullanıyor ve Türkiye, dünya krom rezervlerinin %10’una sahip.
Mecburlar almaya ama İngilizlerin İnönü’ye etkisi yüzünden alamıyorlar.
Menemencioğlu bu sorunu da çözüyor.
Türk Dışişleri
Bakanı, aldığının hakkını vermek zorunda…
1944 Haziran
ayında von Papen’in “silahsız ticaret gemileri” dediği Alman gemileri
Menemencioğlu’nun onayı ile boğazlardan geçerken İngilizlerin uyarmasıyla
durdurulmuş. Yapılan aramada gizli silahlar, radarlar ve sivil denizci
giysileri içinde Alman askerleri ortaya çıkmış.
Bu olay üzerine
İnönü not defterine 8 Haziran 1944’de şu notları düşmüş:
- Öğleden sonra
İngiliz Sefirini kabul ettim. Sert tebligat ve beyanat yumuşak bir müzakere
havası içinde yapıldı.
- Vekiller heyeti.
Numan’ın mukavemeti.
- İngilizleri
tatmin etmek kararı.
- Numan bu işi
bize emri vaki yapmış.
- Başvekil
şikayetçi.
Ve sonuçta
Menemencioğlu, Dışişleri Bakanlığı’ndan ayrılmak zorunda kalmış.
Hüseyin
Kenan GÖREN
(* Hitler’in Türk Dostları – Mehmet Ali Yalçın,
Düş Yayınları – İstanbul, 2006. Sayfa 98.)