19 Ağustos 2010 Perşembe

ZEHİRLİ ZEMZEM (7)

Onlarca seçim geçirdik.
Hepsi birbirinden önemli idi, ancak bu kez durum çok farklı...
Bu halk oylamasının sonucu 17 Temmuz 2011’deki genel seçimleri çok etkileyecek.
“Sandığa sahip çıkmak”, aldıkları oy oranına göre büyüklü küçüklü olan tüm partilerin genel davranışıdır...
Seçim öncesinde yazılar yağar parti merkezlerinden. Sandık kurulları oluşturulur, her üyeye görev verilmeye çalışılır ve görevliler seçim sırasında da aldıkları oyları merakla izleyip, bir yerlere kaydederler.
Ya sonrası?
Hiç bir parti merkezinin seçim sonrası bu konuda bir açıklama yaptığı görülmemiştir. Seçim sonuçlarının harala gürelesi içinde bu kayıtlar kaynar gider.
Hiç bir partili de sorgulamaz: “Parti merkezine tüm ülkeden, tüm sandıklardan oy kayıtları gelmiş midir? Bu kayıtlar ile açıklanan oy sayıları birbirini tutmakta mıdır?”
Yüksek Seçim Kurulu’nun 2007 yılından bu yana kullanmakta olduğu, SESÇİS seçim programının söylentilerini sağır sultan duydu. Yerel Seçimler öncesinde artıveren altı milyon seçmen sayısı da söylentiler üzerine kaymak oldu!...
DSP Başkanı Türker bir konuşmasında bu proğramdan söz ederken: “...inatla sandık sandık rakamları tuttular ve topladılar. İlan edilen rakamlar ile açıklanan rakamların aynı olmadığını gördüler. Tuşa basıyorsunuz, öyle ayarlanmış ki başka partiye yazıyor,” demişti.
Önümüzdeki halk oylaması iki seçeneği olduğu için karmaşık olmayan bir sistemdir.
Seçim proğramının sınanması açısından güzel bir fırsattır.
İl ve ilçelerde toplanan oylama sonuçlarının bir yerden bir yere sanal ortamda aktarılması sırasında birkaç yere gönderilerek denetleme yapılabilir.
Örneğin İlçeler seçim sonuçlarını illerine gönderirken medyaya ve partilerin ilçe temsilciliklerinin bilgisayarlarına da gönderebilir. İl Seçim Müdürlüğü de il sonuçlarını Ankara’ya gönderirken yine medya ve partilerin il temsilciliklerine gönderebilir.
Sanal ortamda şeffaf bir şekilde akan bilgilerin doğru olup olmadığı o partilerin il ve ilçe teşkilatları tarafından denetlenebilir.
Bu kadar basit bir uygulamayı yaşama geçirmek zor mudur?