Bir bayram
öncesinde göze batan resme bakmak bile insanın yüreğini buruyor…
Resimde; sel
sularının teslim aldığı kasabanın evleri, çocuk parkının ardında uzayıp
gidiyor...
Sarı plastikten
kaydıraklar, kırmızı salıncaklar bomboş…
Kırmızı bir
kamyonet yolda kalmış ve resimde hiç insan yok…
İki yanından iki
ayrı dere geçen Büyükkarıştıran’da üç kişi sel suları nedeniyle yaşamını
yitirmiş.
Sel çekildikten
sonra ise; çamur…
Evet, çok yağdı;
yağmur aniden bastırdı ama can kaybı neden?
Sorumlu kim?
Yerel yönetim mi?
Köylerde
tarlalarını sulamak için dere yatağına çalı çırpı ile set yapan çiftçiler mi?
Önceden olacakları
göremeyenlerin üzülmeleri yeterli değil.
Hepsinin yaşamı o
topraklarda geçmiş, öncesini bilen kişiler onlar…
Burgaz farklı mı?
Düşünün…
Aynı selin Karaağaç’tan,
Hamzabey’den ve Celaliye’den, Burgaz’a doğru akan derelerden kopup geldiğini
düşünün!..
“İstenmez” elbet
ama yerel yöneticilerin beklemesi, hazırlıklı olması gereken doğal afetler
bunlar…
Adı üstünde “doğal”…
Ve Burgaz’ı…
Daha düne kadar
“taşkın alanı içinde” diyerek imar izni verilmeyen alana yapılan o “çok uluslu
marketi”, yanı başındaki “Pazaryeri ve Semt Merkezini”, “Yıldızlar Spor
Akademisini” ile son yıllarda Lüleburgaz Deresi’nin yanı başında yükseliveren
siteleri düşünün…
Atıksu Arıtma
Tesisi’nin yerini taşkın tehlikesi nedeniyle değiştiren yöneticinin bunları
düşünmemesi ve yeni imar planlarında kent merkezini o alana kaydırması en
hafifiyle aymazlık.