5 Ocak 2013 Cumartesi
ASFALTI AY IŞIĞI AYDINLATIYORDU
Beşik gibi tıngır mıngır sallanarak yol alan, renkli
ışıkların gün yorgunu insanları gevşettiği kasabadan köylere giden, tıklım
tıklım dolu bir minibüs…
Ancak bu minibüs ile işe gidip gelirken görüşebilen, diğer
yolculardan gizleyemedikleri bir iki kelime söyleşebilen insanlar…
Büyük çoğunluğu kızlı – erkekli yorgun genç…
Yaşları yirmi veya yirmi beş…
Biri –kimbilir nasıl dolmuş ki- aniden “bu koşullarda 65
yaşına kadar nasıl çalışacağım?” diye soruyor yanındakine.
Bezgin ve fısıltıyla…
Duyuyor diğerleri de; bakışıyorlar.
Loş renkli ışıkları olan minibüs,
yola hız kesmek için yapılmış tümseğe geliyor.
Şoför fren yapmasına karşın
sarsılıyor minibüs…
İçindekilerle birlikte.
Şoför de duyuyor bu fısıltıyı,
yutkunuyor.
Yaşlı o şoför, emekli…
Yetmediğinden başkasının aracında
haftalıkla çalışmakta...
Dikiz aynasından yolculara
bakıyor.
“Bu insanların geleceğine
güvenleri yok!..” diye düşünüyor.
“Nasıl geleceğini kuracak, nasıl
evlenecek, nasıl anne-baba olacak bunlar?” diye içinden geçiriyor.
Burun
direğinde bir sızı…
Uzanıyor minibüsün radyosuna,
kendi duyabileceği kadar açıyor.
Spiker, sekiz haberlerini okuyor
o anda…
“Başbakan Erdoğan’ın İmralı’yla
görüşmelerin sürdüğünü ve yakın zamanda bir adım atılacağını söylediği
sözlerinin kendisine hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, “Halka doğruları
söyleme yönünde atılmış önemli bir adımdır bu. Daha önce bu tür şeyleri
söylediğimizde çok ağır bir suçlamayla karşı karşıya kalmıştır. Demek ki, halka
doğruları söylemek her zaman güzel”…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)